Meer dan een miljoen boeken binnen handbereik!
Bookbot

Beyza Alkoc

    Beyza Alkoç is een studente Engelse Vertaling en Tolkwetenschap, geboren in 1996. Ze schrijft al sinds jonge leeftijd romans, scenario's en toneelstukken, met haar eerste boek gepubliceerd in 2015. Haar werk kenmerkt zich door boeiende verhalen die zich verdiepen in diepe menselijke emoties en relaties.

    Kalp Muhafizi Ciltli
    Kalp Muhafizi 2 Ciltli
    Kalp Muhafizi
    Sinir
    Karantina - Ücüncü Perde Mahserin Dört Atlisinin 3
    Kar Küresi
    • Kar Küresi

      • 384bladzijden
      • 14 uur lezen

      Seni yanıma, tüm dünyayı karşıma almak istiyorum.Hava soğuktu, rüzgâr acımasız. Burası bir kar küresiydi, biz de içindeki figürler. Gün gelecekti, birileri bu kar küresini eline alıp sallayacaktı. Kar yağıyor sanacaktık oysa altüst olacaktık... Eylül, kışın en soğuk günlerinden birinde kendisini Abant Gölü'nün yakınlarında ormanlık bir alanın içine kurulmuş Kar Küresi Psikolojik Destek Merkezinde bulduğunda başına geleceklerden habersizdi. Buraya yalnızca psikolojik destek almak için geldiğini sanan Eylül kendisini bambaşka bir sona doğru giderken bulacaktı. Önce Merih'le tanışacak, sonra Merih'te kendisini bulacaktı. "Biz buradayız," diyecekti Merih ona, "ve bunlar yaşanıyor." Bu hikâye Eylül'ün ve Merih'in altüst olmalarının hikâyesi… Birlikte dibe batmalarının ve ışıksız kalmalarının hikâyesi... Hiçbir gülümsemesi içten olmayan, gözü hep uzaklarda bir yerlere dalan, ne olduğunun bilinmezliğinde oradan oraya savrulan, kanatlarını göremediği için kendisini çirkin sanan tavus kuşlarının hikâyesi. Bu hikâye sizin hikâyeniz, bu satırları siz yazdınız... Eylül ve Merih'in kış masalının içinde üşümeye hazır mısınız? Bu doğan güneş var ya Eylül... İşte o bizim için doğmuyor.

      Kar Küresi
    • "Ve hiç unutma, ışıklar sadece karanlıkta yanar." Su nasıl akarsa hep suya doğru, ateş nasıl çoğaltırsa yalnızca ateşi, rüzgar nasıl bilmezse durgun esişleri, ölü her balık nasıl vurursa karaya, beşiğinden ayırılan bebekler nasıl ağlarsa onu alan kollar annesinden bir başkasıysa, bir kuş nasıl bilmezse uçmadan oradan oraya gitmeyi, hepimiz nasıl doğduysak öyle büyür ve bir gün ne olursa olsun yuvamıza dönmek isteriz... Suysak suyu çeker, ateşsek ateşi isteriz. Çünkü sadece aynı şeyler birbirini çoğaltabilir. Bizi sadece biz çoğaltırız.Zeynep, Onur, Burak ve Mert'in savaşı sürüyor, Karantina Serisi Üçüncü Perde'siyle geliyor! Hala bizimle misiniz?

      Karantina - Ücüncü Perde Mahserin Dört Atlisinin 3
    • Sinir

      • 400bladzijden
      • 14 uur lezen
      Sinir
    • Yıldızları görebilmek için duvarları arasında yaşadığımız evimizden vazgeçtik."Sadece bedenlerimizi değil, ruhlarımızı da karantinaya aldılar. Ne bu karantinadan çıkabiliyoruz, ne de birbirimizden ayrılabiliyoruz. Bundan sonraki tek savaşımız bu karantinadan kurtulmak. Kurtulduğumuzda da birlikte olacağız, ama özgür…Savaş bitti, ve biz sağ kaldık.Savaş bitti, ve biz hâlâ ayaktayız."Zeynep, yeni okuluna başladığı ilk gün kendini bir felaketin ortasında bulmuştu. Salgın bir hastalık nedeniyle okulu karantinaya alınmış, akşamında ise kendini okulun karanlık koridorlarında bir kız öğrencinin cesedinin başında bulmuştu. Üstelik yalnız değildi, onlar da yanındaydı; mahşerin diğer üç atlısı. Bu, yalnızca bedenleri değil ruhları da karantinaya alınmış dört kişinin hikâyesi. Bu, onların özgürlüklerine ulaşmak için yaşadıkları esaretin hikâyesi. Bu, birbirlerinin her şeyi haline gelen, gökyüzündeki son yıldız yanıp kül oluncaya kadar birlikte olacaklarına söz veren dört arkadaşın hikâyesi. Bu, mahşerin dört atlısının hikâyesi.Şimdi, bizimle misiniz?

      Karantina - Mahserin Dört Atlisinin Hikayesi 1