Koop 10 boeken voor 10 € hier!
Bookbot

Ahmet Altan

    Deze auteur wordt erkend als een ervaren journalist en commentator wiens werk zich vaak verdiept in alternatieve historische perspectieven en maatschappelijke kwesties. Zijn schrijven wordt gekenmerkt door de bereidheid om dominante vertellingen uit te dagen en gevoelige aspecten van de Turkse samenleving te onderzoeken. Door zijn columns en televisieprogramma's heeft hij de publieke discussie aanzienlijk beïnvloed en kritisch nadenken aangemoedigd. Zijn literaire bijdrage ligt in zijn vermogen om tot nadenken te stemmen en gesprekken vorm te geven door zijn onverschrokken journalistieke stem.

    Ahmet Altan
    Ich werde die Welt nie wiedersehen
    Like A Sword Wound
    Dying is Easier than Loving
    Love in the Days of Rebellion
    Lady Life
    I Will Never See the World Again
    • A resilient Turkish writer's inspiring account of his imprisonment that provides crucial insight into political censorship amidst the global rise of authoritarianism. The destiny I put down in my novel has become mine. I am now under arrest like the hero I created years ago. I await the decision that will determine my future, just as he awaited his. I am unaware of my destiny, which has perhaps already been decided, just as he was unaware of his. I suffer the pathetic torment of profound helplessness, just as he did. Like a cursed oracle, I foresaw my future years ago not knowing that it was my own. Confined in a cell four meters long, imprisoned on absurd, Kafkaesque charges, novelist Ahmet Altan is one of many writers persecuted by Recep Tayyip Erdoğan's oppressive regime. In this extraordinary memoir, written from his prison cell, Altan reflects upon his sentence, on a life whittled down to a courtyard covered by bars, and on the hope and solace a writer's mind can provide, even in the darkest places.

      I Will Never See the World Again
    • A coming-of-age story about freedom with an erotic edge set in modern Turkey – a society navigating great change, like the young male protagonist.

      Lady Life
    • With striking clarity and imaginative power, Altan evokes the traumas and upheavals of Ottoman history, showing how-over a hundred years later-the events and wounds of that time still resonate in the tensions and contradictions of today's Turkey.

      Love in the Days of Rebellion
    • Like A Sword Wound

      • 352bladzijden
      • 13 uur lezen
      3,8(33)Tarief

      Intrigue, betrayal, love, war, progress, and tradition provide a colourful backdrop against which the lives of an Ottoman army officer, the Sultan's personal doctor, a scion of the royal house, and a beguiling Turkish aristocrat play out. All the while, the society to which they belong is transforming, and the Sublime Empire disintegrates. Here is a Turkish saga reminiscent of War and Peace, that traces not only the social currents of the time but also the erotic and emotional lives of its characters.

      Like A Sword Wound
    • Ich werde die Welt nie wiedersehen

      Texte aus dem Gefängnis

      4,7(3)Tarief

      »Ich werde die Welt nie wieder sehen. Ich werde nie wieder den Himmel ohne den Rahmen sehen, den die Wände des Gefängnishofes bilden.« Am 16. Februar 2018 wurde der große türkische Intellektuelle Ahmet Altan in der Türkei zu lebenslanger Haft verurteilt. Altan ist einer der wichtigsten, mutigsten Journalisten der Türkei, der immer offen gesagt hat, was er denkt. Ihm wird vorgeworfen, »unterschwellige Botschaften« über den Putschversuch im Jahr 2016 verbreitet zu haben. Im September 2018 ist im S. Fischer Verlag »Ich werde die Welt nie wieder sehen. Texte aus dem Gefängnis« erschienen. Es ist eine beeindruckende Sammlung teilweise sehr persönlicher, fast philosophischer Texte, in denen Altan auf eindringliche Weise über Freiheit, sein Leben im Gefängnis und die politische Situation in der Türkei schreibt. Ein eindrucksvolles Buch und wichtiges Zeugnis. Zum Erscheinen jährte sich seine Verhaftung zum zweiten Mal, denn seit dem 23. September 2016 sitzt er in Untersuchungshaft. Im November 2019 wurde Ahmet Altan in Abwesenheit mit dem Geschwister-Scholl-Preis ausgezeichnet.

      Ich werde die Welt nie wiedersehen
    • Hayatında herkesten ve her şeyden fazla sevdiği erkekten kaçarak Güneydoğu'nun dağlarında uluslararası bir araştırma grubuna katılan bir kadın. Bir daha hiç kimseyi o kadını sevdiği gibisevemeyeceğini bilmesine rağmen ruhundaki zaafları saklamak için yaptığı vahşice hatalarla karşısındakini yaralayan bir adam. Gerçek aşkın korkunç ağırlığını taşıyamayarak bir köprü gibi çöküp iki kıyısında iki insanı çaresiz bırakan bir ilişki. Affetmelerine izin vermediği için kendi hafızalarından bile nefret etmelerine rağmen affetmeyi beceremeyen insanların içine hapsoldukları bir yalnızlık. İki insanın bütün zekâlarını kullanarak öldürmek için uğraştıkları ve her yediği darbeyle biraz daha hastalanarak güçlenen bir tutku. Kutsal Mezopotamya ovasının eteklerinde yükselen dağlarda süren tehditkâr bir hayat. Bu iki insanın yaşadıklarını izleyen herkesin sorduğu bir soru: "Hayatım boyunca beni böyle seven biri oldu mu?"

      En Uzun Gece
    • Kiliç yarasi gibi

      • 344bladzijden
      • 13 uur lezen
      3,7(850)Tarief

      Ne gariptir ki, imparatorluğun çöküşünün ilk izlerini görmesi, ihtiyarlığı andırır endişeli bir sıkıntıyı ilk hissedişi de Sultan'ın dönüşüne rast geliyordu, belki de eski karısı geri gelmese imparatorluğun çöküntüsünü bu kadar çabuk görmeyecekti. Sabaha kadar, uzun gecelik entarisiyle konağın içinde dolaşmış, biraz serinleyebilmek için bahçeye çıkmış ve acının da çeşit çeşit olduğunu keşfetmişti; terk edilmekle özlemek başka başka acılar yaratıyordu. Kaybetmenin acısıyla kavuşamamanın acısı birbirine benzemiyordu; karısı kendisini terk ettiğinde onu bir daha göremeyecek olmanın kederine, kırılan gururunun ve kendisini alaycı bakışlarla süzen gözlerin yarattığı aşağılanmışlık duygusu da karışmıştı. Şimdi özlerken ise ıstırap çırılçıplak ve katışıksızdı, bu nedenle de daha sarsıcı; tek tesellisi bunun ilk acı kadar uzun sürmeyeceğini bilmekti. "Eğer seversen, hissediyorsun," demişti Osman'a, bunu öyle bir söylemişti ki, Osman anlamıştı ne demek istediğini; gerçek bir sevginin hiç bitmediğini, hiç ölmediğini, azalsa da hiç yok olmadığını Osman bu tuhaf, bu manasız cümleden öğrenmişti. Aynı acıyı babasından bir miras gibi tevarüs eden Hikmet Bey ise, ölmeden önce, hatıratına, biraz da edip arkadaşlarının etkisiyle daha edebi yazmıştı bu konudaki duygusunu: "Hakiki aşk kılıç yarası gibidir, yara kapansa da izi mutlaka kalır."

      Kiliç yarasi gibi
    • Son oyun

      • 416bladzijden
      • 15 uur lezen
      3,5(324)Tarief

      Daha orada, o anda onun en tehlikeli yanının, istediği anda şefkat uyandırabilmesi olduğunu anlamıştım. Tanrı, hep aynı emri verdi, "Şehvetten sakının," bu emre uyamadık, çelişkilerden hoşlanan Tanrı kendi emriyle bile çatışacak kadar güçlü bir şehvet duygusu vermişti hepimize, bu zavallı kullarından o görkemli yaratıcılığının ürünü olan şehvetle dövüşmesini istemişti, kim Tanrının yarattıklarıyla baş edebilir ki, hiçbirimiz edemedik, en masumlarımız bile rüyalarında günaha bulaştı, emre uyamadık ama şehvete karşı dikkatli olmayı, şehvetle boğuşmayı, onu bastırmak için uğraşmayı, ondan kaçmaya çalışmayı öğrendik, yenilsek de zayıf bir kalkanımız, ince bir zırhımız oldu. Şefkat öyle değildi. Tanrı şehvetin yolunu kapatırken şefkatin yolunu sonuna kadar açmıştı, kimse şefkatin yolunda yürürken tedirgin olmaz, kuşku duymaz, kaçması gerektiğini düşünmezdi. Yüzündeki gizli gülümsemesinden anlaşıldığı gibi o bunu içgüdüleriyle sezmiş, Tanrının yasakladığı topraklara girmek için tanrının şefkatini bir "Truva atı" gibi kullanmayı öğrenmişti, her erkek kapılarını açıp o atı gönül rahatlığıyla içeri alıyordu. Tanrının söylemeye vakit bulamadığını söylemek bana düşecekti, "Güzel kadınların uyandırdığı şefkatten korkun."

      Son oyun