Bir Ölünün Defteri
- 140bladzijden
- 5 uur lezen
Halid Ziya, beschouwd als een groot meester van de Turkse roman, heeft een onuitwisbare indruk achtergelaten in de moderne Turkse literatuur met zijn romans en korte verhalen, hoewel hij gedurende zijn zestigjarige carrière ook buiten de poëzie schreef. Zijn vroege romans werden beïnvloed door Franse realisten en naturalisten, maar later verschoof hij zijn focus. Ziya adopteerde een nieuwe benadering in zijn romans, waarbij hij de artistieke analyse van het innerlijke leven van personages benadrukte boven plotgedreven verhalen, en de roman zag als een middel om de menselijke psyche te verkennen. Hij wordt ook erkend als een van de eerste ware vertegenwoordigers van het korteverhalengenre in de Turkse literatuur, met zijn verhalen die natuurlijker en meer gelokaliseerd zijn dan zijn romans. Naast zijn fictie vormen zijn memoires zijn meest significante bijdragen, waarmee hij zich vestigde als een van de meest productieve memoireschrijvers in de Turkse literaire geschiedenis.
Halid Ziya'ya kadar, romancı muhayyilesiyle doğmuş tek muharririmiz yoktur. Hepsi roman veya hikâye yazmaya hevesli insanlardır. -Ahmet Hamdi Tanpınar- Bu aşk, Bihter'in aşkı, Bihter'le Behlul'ün yasak aşkı, yazarın asıl yazmak istediği ve en çok başarılı olduğu bölüm... Çünkü romanın asıl hayatı Nihal'in vakası olduğu ve onda çok başarılı olduğu halde yazar bunda yüz kat fazla başarılı olmuş, ona oranla "benzersiz" denilecek kadar bu aşkı kusursuz ve nefis bir biçimde yazmıştır. Bu aşkı başlangıcından sonuna kadar bütün anları ve dönemleriyle kılı kırk yararcasına çözümleme ve açıklamada büyük, pek büyük bir kudret ve sanat var. Bu kadar yakından ve bu kadar derinden tanıdığımız bu genç kadının ruh ve aşkı bizi büyülüyor ve sarhoş ediyor; Nihal'le ruhumuzun en ince ve gözyaşı dolu etkilenmelerimiz heyecana getirildikten sonra Bihter'in, "bu İstanbul'un en nefis kadını"nın hayat ve ruhuna girerek o kadar belirsiz, özleyen, ıtırlı bir tutku rüyasına katılıyoruz. Ve bunda o kadar derin ve karanlık bir duygulanma var ki biz de temiz kalmakla düşkünlük arasında Behlûl gibi kararsız kalıyoruz ve hangisini tercih edeceğimize uzun müddet tereddüt ediyoruz. -Mehmed Rauf- Yazarın özgün diline en az dokunuşla günümüzün Türkçesine uyarlanmış, hâlâ yepyeni bir roman. Aşk-ı Memnu, her zaman okunacak.
Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı sayılan ve Tanpınar'ın "Türkiye'de nesli adına konuşan ilk eser" diye tanımladığı Mai ve Siyah, dönemin basın, edebiyat ve şiir hayatına ilişkin gözlemleriyle de ayrı bir öneme sahiptir.